Bir konak yaptırdım, gözler görmedik,
İçinde oturan, her şeye Mâlik;
Saltanatı dâim, ebedî yaşar,
(Mâlik-ül-Mülk) tür ki, koymamış eksik.

Kendi îmâr-etmiş, dökülmez gülden,
Ziynetini etmiş, nice gönülden;
Benziyor insana; yine kapalı;
Muhâfaza etmiş, canlı bir tülden.

Açılan kapısı: Göz ile kirpik;
Yüzünü görüyor, kim, olur sâlik;
İzin vermez ise, giremez kimse,
Kendisi âşıktır, her şeyi Hâlik.

Görüp de görülen, yine kendisi,
Uzaktan görülür: ölüm vâdîsi;
Bakmak istiyende, görürse arzû,
Aklından, fikrinden, alıyor hissi.

Ona giden yolun, yoktur durağı,
Uzakta değildir; (insan dimâğı);
Batmıyan, doğmıyan Ebedî Güneş,
İstîlâ eylemiş, altı bucağı.

(Cemâl) kendisinin, bakan kendisi,
Aşkın volkanında, yakan kendisi;
Adetsiz ciğeri, eylemiş kebap,
Onlar ile yanıp, kokan kendisi.

Berâber eyleyen: âh ile efgan;
Her gözde oturur, Dilber-i Hâkaan;
Âşıklara yakın, ayrı değildir,
Yaklaşamaz olur, o nurdan korkan.

Onun için (Emre), fedâ etti baş,
Zorla emir aldı: hiç durma, yaklaş!
İçinden içine, ağlıyor kalbi,
Gözünden çıkmıyor, dışarıya yaş.

Kapısında bekler, mevtâlar gibi,
Yüzbin (Âdem-Havvâ), atalar gibi;
Cümle günahları, eyledi sevap,
Anlamayan, görür, hatâlar gibi.

Zapteden: Müncibe Görgün
Saat:11.30


25.11.1960