İnsandan doğan ilim…
Acebâ anlıyor kim?
Gelip rüsûh bulunca,
Tutuldu benim dilim.
Geçti sevdiklerime,
Zıyâ verir derime;
Hallerim yazılıyor
Bu doğan eserime.
Edeyim methüsenâ,
Tebdîl-oldum ben ona;
Bâzı, görürdüm ayrı,
Baktım; karışmış bana.
Severim doya doya,
Kaşları benzer yaya;
O, öyle bir güneş ki,
Zıyâ saçar çok aya.
Gaaibolunca zaman,
Bahşeder ölmedik can;
Bu sırrı anlayınca,
Yok-oldu iki cihan.
Anlasak, kopar tûfan,
Böyle emreyler Rahman;
Târîf-eyliyen (Emre),
Birgün, olacak nihân.
Sağ-iken verir murad;
Geçilmek lâzım (Sırat);
Baksan yan ile yöne,
Başına kopar afat.
Öyle varılır “Yâr”a,
Dâvet eden (Gaffâr)a,
Ondan gayriyi sevmek,
Gaayetle muhâtara.
Uyan, göstermez gaflet,
Tutmaz ahlâktan illet;
(Emre), kendinden demez:
Kur’anda söyler Ahmed.
Zapteden: İ. Yöntem, F. Tezcan.
Saat:13.00
14.10.1960