Dünyânın elinden, ne çeker kullar…
Kendinden doğanı, durmadan sallar;
Eğlemek ister ya, dayanır kollar; (1)
Hayatın yolları, geçer, durmadan.

Bir noktadır amma, görünür uzun,
Şikâyet edenler, oluyor yorgun;
Gaafil, bu dünyâya, olmuştur meftun;
Hayatın yolları, geçer, durmadan.

İçinden çıkılmaz, böyledir âdet,
Sırrı anlayanlar, bilmezler zahmet,
Cefâya dayanan, alıyor himmet;
Hayâtın yolları, geçer, durmadan.

Gelip geçenlerin, bu mudur borcu?
Ömür yollarının, Mevlâda ucu,
Bu iki dünyânın, böyle dört burcu;
Hayâtın yolları, geçer, durmadan.

Seyretmek lâzımdır, yerli yerince,
Yaradanı görüp, canı verince;
Eğer hesâbetsen, gaayetle ince,
Hayâtın yolları, geçer, durmadan.

Bu hayat yoluna, olursan râzı,
(Emre)! eylemezsen, sen îtirâzı,
(Şefîülmüznibîn), verir murâzı;
Hayâtın yolları, geçer, durmadan.

Zapteden: Müncibe Görgün, Fuzûle Tezcan, İsmail Muallâ.
Saat:19.04


(1) Eğlemek = Avutmak, eğlendirmek. 22.8.1960