Bu, Mevlânın erkânıdır,
Âşıkların mekânıdır;
Alıp da satan kendisi;
Derd ile gam dükkânıdır.
Bu göz, görür mü alanı,
Kendisiyle bir olanı…
Ateşten yapılmış deniz,
Kabûl ediyor, dalanı.
Benlikle girersen, haşlar,
Orda yanar nice başlar…
Eğer sırrı fâş-edersen,
Vicdânı olmayan, taşlar.
İşit, Hazreti Yûnusu:
Yedi yıl sakladı o (Su);
Balık dediği: (benlik)tir,
(Sabır)dandır her kapusu.
Görmek için, gel de ayık,
O kapı her dâim açık;
Denizin üstünde olan,
Bu vücuttur, değil (kayık).
Seyreyle sen göre göre,
Elini uzatma (kör)e;
Birçok kâmiller saklıyor,
Hâlî kalır mı bu Küre…
Eğer olmaz ise kâmil,
Sevip dökmezse bize dil,
Bu cihânı harâb-eder
Vicdânı olmayan câhil.
Kur’anda ne dedi Mevlâ:
(Zâlim olur her cühelâ);
İlim şefkati ışıtır;
Şükür, etmiştir istîlâ.
Karanlıklar, eder mahcup,
Seyret, dâim onlar mağlûp;
Dünyâya hâkim değil mi
Dış ilimlerde, o Mağrip?
Olmuş görenlere ibret,
(Emre)! gözünü aç, seyret:
Tuttuğunu helâk eder
(Gerilik) denilen illet.
Zapteden: Müncibe Görgün
Namrun, Saat:13.25
20.8.1960