Aklıma düşünce, ala tutuldum,
İdrâk-edilmedik fala tutuldum;
Perçemleri sardı, bırakmaz beni,
Aşkın ceryânına, kola tutuldum.

Canımı almadan, beni bırakmaz,
Yüzüme seyreder, kalbime bakmaz;
Bilmem nasıl ateş.. ne kadar tatlı…
Dâimâ kavurur, alıp da yakmaz.

Niceleri düşmüş, kurtulamamış,
Canı gaaibetmiş, hiç bulamamış;
Ne kadar kuvvetli, ceryânı vardır…
Canı pençesinden, o alamamış.

Beni pençesiyle, sıkıp duruyor,
İki gözlerime, bakıp duruyor;
İki gözlerimin, durmadan, kanı,
Aşkın deryâsına, akıp duruyor.

Onun malı imiş, can ile tenim,
Ben de zannederdim, bu hayat benim…
Yedi cehenneme, oldu bir ocak,
(Unsur Erbaa)dan olan bedenim.

Onun için geçtim, yerle bâlâdan,
Hûri ile gılman, Uçmak-Âlâdan;
Kaşının ortası, kaptı gönlümü,
Gözlerimin yaşı, akar durmadan.

Deri ile kemik, ediyor siper,
Ben nereye gitsem, gelir berâber;
Gülersem kaçıyor, ağlarsam gelir,
Ben de anlamadım, bu nasıl Dilber…

Kendi ile dolu, benim her yanım,
Bütün vücûdumda, dolanan kanım;
Kalbimi, gönlümü, eyledi mekân,
Yakıp da kül-etti; kaldı lisânım.

(Emre) tutulmuştur, neylesin, Ona,
Kendisi istiyor: ebedî yana;
Gözünün önünden, kaybeder ise,
Gece ile gündüz, bakar her yana.

Zapteden: Müncibe Görgün.
Namrun, Saat: 20.40


21.6.1960