Yüce Yûnus Emre! tavâfa geldik,
Ayar-olmak için, sarrafa geldik;
Dağlar kadar büyük, bu varlığımız,
Niyâz-eyleyerek, biz affa geldik.

Her tarafı Muhît Meleğe geldik,
Dönmeyip hep duran Feleğe geldik;
Aşkın hazînesi, kapağı sensin,
Ondan bir kıvılcım dileye geldik.

Hiç reddi olmayan Sultâna geldik,
Aşkı kucaklayıp tutana geldik;
Mekânın, değildir taş ile toprak,
Temiz gönüllerde yatana geldik.

Dünyâyı dolduran şânına,
Yollar tepeleyip, yanına geldik;
Aşkı olmayana, baktık ki, ölü;
Bütün sâdıkların kânına geldik.

Yere dökülmeyen, sen güle geldik,
Gördükçe şakıyan bülbüle geldik;
Cehennem ateşi, yakamaz seni,
Ateşten süzülmüş bir küle geldik.

Hasretle yanarak, biz âha geldik;
Mânevî Sultâna, hem Şâha geldik;
Tabîat güneşi, batıp doğuyor,
Gönüllerde doğan, sen Mâha geldik.

Senin için (Emre), durmadan yanar,
Canını getirdi, kabûl-et, sunar;
Türben yapılmıştır, sanki (Kaf Dağı);
Eğer reddetmezsen, gelmiştir, konar.

Zapteden : Remiye Kutlular
Saat:12.30

Not: Bu doğuş, Yunus Emre merâsimine gidilirken, yolda, otomobilde ve türbe hizâsına gelindiği zaman doğmuştur.


7.5.1960