Bu evin bitmez işi,
Meşgul-eder Güneşi;
Terkedip, koyup gitmiş
Bu dünyâyı çok kişi.
Gûyâ sâhip olmuşlar…
Sararıp da solmuşlar;
Önü, sonu: bir çukur;
Varıp, ona dolmuşlar,
Haşrolan, çekmiş hasret,
Sana da olsun ibret;
Çok tâc u taht yıkılmış,
Bu topraklarda, devlet.
Niceleri sürmüş at,
Çeşit çeşit saltanat…
Hiç durmadan uçuyor
Dünyâ üstünde afat.
Ey gönül! olma sâhip,
İyi seyret: acâip;
Anan, baban nerede?
Uyan da bak sen, garip!
Hâkim-ol, olma mahkûm,
Her ömrün sonu ölüm;
Etrâfa bak, kim kalır?
Kimseye etme zulüm.
Kim ki bir gönül yıkar,
Söz ile yürek yakar,
Haşrolur afat ile,
Sultanlar ise, kokar.
İyi bak yana, yöne,
Devreyleyen her güne;
Hesâb-ile sayılmaz,
Önsüz, arkasız sene.
Uyanırsan, bir ândır,
Hesapsız bir zamandır;
Dünyâ kendinin olsa,
Gider iken üryandır.
Sözlerini duy, uyan,
Ölmedik ol bir insan;
(Emre)! varlığından geç,
Senin olsun dîn, îman.
Zapteden: ?
13.1.960 Saat:15.40