Eşini yitiren, böyle mi yanar…
Kendi vücûdunu, ateşte sanar,
Bir dalı bırakır, bir dala konar;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Bize târîf eder, aşk esrârını,
Her tarafta görür, âşık, yârini;
Acep kimler dinler, dertli zârını?
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Yüzümüze bakar, dinler kulağı,
Hareket etmiyor, eli, ayağı,
Ateşlere düşmüş, gözünün ağı;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
İbret olmuyor mu, hâli, insana?
Bu dert nerden geldi, ey bülbül! sana?
Gözüm seyrediyor, hep yana yana;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Bize seyredersin, sen, melûl melûl,
Aşkı olmayana görünür mü yol?
Mutlak hayrân olur, seni görse, kul;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Hiç temkin bulmuyor, kalbimin odu,
İftihâr eylerim, Sevdiğim kodu;
Onun ile buldum, böyle Mâbûdu;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Nerelerde kaldı, senin yoldaşın?
Her tarafa döner, bu aşklı başın;
Bahri Muhît oldu, akan gözyaşın;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
(Emre)! bu bülbülden, aldın mı ibret?
Aşk-ı İlâhîdir, eyleme hayret;
Seni ta’nediyor, her ehli gaflet;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Durmadan çırpınır, iki kanadı,
Âşık eserinde, okunur adı;
Kaleme gelir mi, bu aşkın tadı…
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Ateşlere düşmüş, yanar yüreği,
Dumanı, olmuştur, göğün direği;
Gül var iken, kokmaz, başka çiçeği;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Bülbüller, olmuştur, kuşlar dilberi,
İrfan cennetinden, verir haberi;
Yanıyorum bülbül! bâri gel beri;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Sana seyredince, kalmadı derman,
Derdim, toplanarak, oldu bir harman;
Ne insâfın vardır, ne de bir îman;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
İçten bakışınla, edersin edâ,
Göz ile söylersin, çıkmıyor sadâ;
(Emre), senin ile can etmiş fedâ;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Bu bülbülün hâli, bize misâldir,
Uzaktan bakıyor, sanki bir lâldir;
Boynunu bükmesi, yâre visâldir;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi…
Bülbül! yanıyoruz, biz senin gibi,
Zor tahsîl eyledik, dertli mektebi,
Öterek öğrendik, ârı, edebi;
Bakın şu bülbüle, yakıyor bizi.
Zapteden: Fuzûle Tezcan
25.9.956 Saat:17.55
Not: Bu doğuş, kafesteki bülbüllerden birinin ölmesiyle, eşinin çarpınıp çırpınması üzerine doğmuştur.