Ne kadar ağırdır, Yârab! bu evlât…
Hiçbir dimağlarda, koymamıştır tad;
Şikâyet eylemiş Muhammed bile,
Gaayetle acıdır, bu tatlı hayat.

O, peygamber iken, etmiş şikâyet,
Kendinden geçince, olmuştur âyet;
İçinden çıkılmaz, çırpınsan dahî,
Anca Mevlâdandır bu sabır, himmet.

Nereden açıldı fitne sandığı…
Bozmuş dağıtmıştır, nice dimâğı…
Şen şâtır gezerken, eğer dokunsan,
Kitler de açılmaz, dili dudağı.

Seyret, neylemiştir, sefil Havvâ’ya:
Ağlatıp, düşürmüş taşa, kayaya;
Gözlerinin yaşı Ceyhûn-olmuştur,
Akıp da aşmıştır, göğe, semâya.

Bize mîras kalmış, o saf âdemden,
Hâlâ dolaşıyor; sıtreden: beden; (1)
Bilen, târîf eder, duymaz kulaklar,
………………………………………………..

Zapteden: Neş’e Kayalıyük.
Gaziantep – Tarih:?


(1) Sıtretmek = Setretmek, saklamak.