Aşkını verince Hak,
Gönülden attı şafak;
Aşktan ziya gelince
Dile geldi bu toprak.
Bizi eyledi böyle,
Dedi: Hikmeti söyle!
Bütün her yeri tuttu,
Her yan boyandı güle.
Her taraflar boyandı,
Aşka düşenler yandı,
Senin yüzünü gören,
Bu gafletten uyandı.
Seni gören uyanmaz,
Gönülden kılar namaz,
Her daim sana bakar,
Buna derler tam “niyaz”.
Ne kadar tatlı bu hal…
Bilen, istemez visal;
Yalvarırım, ey gönül!
Aşk ile beraber kal.
Bu aşktan olma ayrı,
Aşk ile bile (1) Tanrı;
Kim bu aşka düşerse,
Unutur bütün vârı.
Aklına gelmez canı,
Görürse o Sultanı,
Âşıklar hiç terketmez
Gönül denen vatanı.
Orada kurar mekân,
Görenlerde kalmaz zan;
Görürse, âşık olur,
O Şahı bütün insan.
Bu haller gelir senden,
Ayrılırsam bedenden;
Aşktır sözü söyliyen,
Bilirim, değil benden.
Gelmez isen oldum lâl,
Kesilir hep kıylükal;
Seni görende kalmaz,
Benlik denilen vebâl.
Gördüm de oldum teslim,
Burda dayandı ilim;
İki cihanın Şahı!
Seni öğüyor dilim.
Bitmez, öğsem ne kadar…
Senin bende aşkın var;
(Emre) sana âşıktır,
Senin yolunu tutar.
12.3.944
(1) Bile = beraber.