Dilârâ gelmez bana, (1)
Gideyim Dosttan yana;
Ayaklarda yol oldum,
Dilârâm yetiş bana.
Biz varalım Mansur’a
Dilârâ burda dura;
Dilârâyı tutanlar
Gönlünde tuzak kura.
Biz varalım Mansur’a
Bu varlık burda dura;
Dilârâm Dosta gider,
Ehline sora sora;
Çıkmıştı Musa, Tûr’a,
Hızırdan sora sora;
“Lenterâni” işiten
Başına taşlar vura.
Gönül düştü bu Tûr’a,
Karıldım ben çamura,
Gözlerimi açınca
Dağ garkolunmuştur nura
O ağaç yanar nâra,
Takılır âhuzâra;
Dilârâyı istersen,
Yan da ateşte ara.
Haydi gidek (2) Dilârâ,
O ele âşık vara;
Ne yapalım, nidelim,
Dilârâm, yazın kara.
Gönlüm düştü bu Tûr’a,
Gezmişim sora sora;
Dilârâdaki silâh,
Tûr’da “Anka”yı vura.
İşte burda Dilârâ,
Hep yolum sana vara…
Benliklerini bırak,
Senden diyeni ara.
Gözüm dikildi nûra,
Dilârâ kondu Tûr’a;
Dilârâmı görmezsem
Arayım sora sora…
Yana Dilârâm, yana,
Ateşler düştü cana;
Bu (Emre)nin sözüne
Âşık olan inana.
(1) Bu doğuşta kafiye orjinalliği vardır.
(2) Gidek = gidelim