Derdimin sayısı, nice yüzbinler…

Sofu zanneder ki, hâlimiz günah;
Seninle birleştik, dönderen Felek!

Derdimin sayısı, nice yüzbinler…
Bütün damarlarım, âh eder, inler;
Benim feryâdımı, acep kim dinler?
Bu aşkın ateşi, yakar, görünmez.

Dumanım çıkıyor, eflâke kadar,
Cânân! imdâd-eyle, gel beni kurtar;
Gönlümün içinde, acep kim yatar?
İçinden içine sıkar, görünmez.

İstîlâ eyledi, ölmez bir candır,
(Bir Nokta)dır amma, bütün cihandır;
Cennet bağı gibi, gül ü reyhandır;
Âşık burunlara kokar, görünmez.

Cümle yolcuların, odur durağı,
Deprenmez ediyor, söyler dudağı;
Tedâvî ediyor, hasta dimâğı;
Görmek istiyenler, korkar, görünmez.

Ona yetişenler, olur mu mahrum?
Gaayetle uzaktır; ulaşır mazlum;
Öyle bir bâdedir, alan bir yudum,
Gözlerin içine akar, görünmez.

Meydanda geziyor; fakat nihandır,
Gizli hazînedir, sâde irfandır;
İnsana benzeyen Diri Civandır;
Dâimâ meydana çıkar, görünmez.

(Emre) seyrediyor, onu, doyunca, (1)
Kalbini çıkarıp, yere koyunca,
Her kirpiği, olmuş, sanki bir kanca,
Gözünün şâhına takar, görünmez.

Zapteden: Fuzûle Tezcan
Gaziantep – Saat:17.25


(1) Doyunca = Doyuncaya kadar. 3.9.1956