Bu dağlar ah, ah bu dağlar…
Güle kesmiş bütün bağlar;
Feryâd-eder bülbülleri,
Kulak duyar, gönül ağlar.
Durmaz gözlerimin yaşı,
Fedâ ettim aşka başı;
Tâ ezelden garîb-imiş,
Âşıkların, yok yoldaşı.
Kesilmiyor feryâdımız,
Bulunmuyor imdâdımız;
Çok dillerde söyleniyor,
Nice çeşit bu adımız.
Görünüyor dâim garip,
Aşktan başka yoktur sâhip;
Hâlimizi kimse bilmez,
Anlamayan, der: Acâip!
Her tarafta büker boyun,
Gaayet mazlum, sanki koyun;
Akıl yetmez, fikir yetmez,
Yaradandan çünkü oyun.
Bütün âlem hor bakıyor,
Çirkin çirkin ad takıyor;
Bir taraftan belâ yağar,
Bir taraftan aşk yağıyor.
Acep bu mu Yârab! ihsan?
Bizleri ta’neder insan;
İki cihan harâbolur,
Eğer olsa bunlar noksan,
Her feleğin mihveriyiz,
Âh edersek, kurur deniz;
Nice hayat, taksîm-olur,
Diriliğe memûruz biz.
Bilmiyenler, bakar, güler,
Ateşlere yakmak diler;
Bizi bilse, hayat bulur,
Ehl-i kubûr, her ölüler.
Onun için (Emre) diri:
Âh ederek buldu pîri;
Ebedî, ezelî (Bâkî),
Ne evvel var, ne de geri.
Bundan başka kemâl yoktur,
Hep hakîkat; hayâl yoktur;
(Hayyülkayyûm) oldu canım,
Bu güneşe zevâl yoktur.
Zapteden: Rûşen Mirici
Ceyhan, Saat: ?
20.11.1959