Bu aşk yakıyor gayet,
Yakıp ediyor ibret…
Dostum! seni görene
Lâzım değil ibâdet.

İbâdeti unuttuk,
Biz, o eteği tuttuk;
Dostum, sen zehir verdin,
Biz, “farz” olarak yuttuk.

İçen, gelmez akıla, (1)
Takılır mı bu kıla?.. (2)
Senin yüzünü gören,
Kendini nasıl bula?..

Hiç gelemez kendine,
Aklı yeter mi dine?..
Senin aşkına düşen,
Yanıyor döne döne.

Seni gördüm, yanarım,
Gördüm, kalmadı ârım;
Benim âdetim budur:
Yanmak olmuştur kârım.

Gördüm, yanıyor içim,
Bâde verin bir içim…
Dünya evlâdım olsa,
Aklıma gelmez geçim.

Bu, aklıma gelseydi,
Yüreğimi delseydi,
(Emre) seni görmezdi,
Bu dünyayı bilseydi.


(1) Akıla gelmek = kendine gelmek.
(2) Akıl, kıla benzetiliyor. 26.9.1943