Böyle geçiyor vaktım,
Böyledir benim bahtım…
Âşık etti tâliim,
Dostun yüzüne baktım.
Gören, canı eritir,
Yanmıyanlar geridir;
Bu âlemi seversen,
Sen de bu ateşe gir.
Yan da süzül, ol altun,
Böyle kurulmuş oyun;
Ateşe girmek için,
Ten libasını soyun.
Soyun da sen ol çıblak,
Dünya tadını bırak;
Arzu, emel neyindir? (1)
Terk et de Hakka varak. (2)
Eyle dünya terkini, (3)
Hem de kibirle kini;
Gözünü aç, Dosta bak,
Âşık sevmez çirkini.
Dostun, var mıdır misli?
Gayet tatlıdır dili;
O Dostu kim görürse,
Olur nefsine Ali.
Hâkim olur nefsine,
Varır “Kabe Kavseyn”e;
Canı götürmek ister,
Sabretmez vâdesine. (4)
Ölmek ister durmadan,
Gidilmez sorulmadan;
Dostla birlik olur mu,
Bu düğün kurulmadan…
Biz kurduk bu düğünü,
Hakka duyurduk ünü;
Kınamayın (Emre)yi,
Zornan buldu bu günü.
(1) Arzu, emel senin malın mı ki?..
(2) Varak = varalım, gidelim.
(3) Dünyayı terket.
(4) Vâde = ecel, ölüm. 23.10.1943