Birgün gelir, bir hâl olur,
Ölüm denen, eder zuhur;
Sen Dost ile konuşmazsan,
Ağzında dilin tutulur.
Gözlerin göğe dikilir,
Akıl bunu nasıl bilir?
Hayrete düşer dostların,
Birikir, yanına gelir.
İçinden edersin feryat,
Kimselerden olmaz imdat;
Bu hallerden kaçılır mı?
Hiç görülmiyen bir afat…
Eğri, doğru… vâkıftır Hak…
Gerek yüksek, gerek alçak,
Tutulanlar imdad arar,
Sağ ile sola bakarak.
Hallet (Emre), diri iken,
Bu hallere tutulma sen;
Dosta doğru yürü burdan,
Diri iken ölsün beden.
22.2.1948