“Ben” deme, eder ası, (1)
Kalbe yaptırır pası;
Benliğe bend olanın
Kabul olmaz duası.

Her kimde ki benlik var,
Onu tılısım tutar;
Benliği çok sevenler,
Birgün erir, sanki kar.

Görülür mü tılısım…
Her biri kısım kısım.
Can içinde dururlar,
Onlardır sana hasım.

Çok tatlı, cana benzer,
Canın içinde gezer;
Madem ki, fırsat verdin,
Senin canını ezer.

Her yanına hükmeder,
Yürürsün, bile (2) gider;
Tövbe edeyim, dersin,
O bildiğini eder.

O, hükmeder gözüne, (3)
Kurttur, girmiş özüne;
Sen Dostuna bakarken,
Ters gösterir gözüne. (3)

Sana gösterir düşman,
Dersin: bu gayet yaman. (4)
Başın lâhda, değince, (5)
Ayıkırsın (6) o zaman.

Tahta, mezardır sanma, (7)
Bilmeyince inanma; (8)
Hakikat sözlerini,
Doğru dinle, usanma.

(Emre) söyliyor yine,
Eğri, doğru… kime ne?..
Ağzından hep çıkan söz,
Kendisinden kendine.

19.12.942


(1) Âsî.
(2) Bile = beraber.
(3) Senin gözüne.
(4) Yaman = fena.
(5) Başın, kabirde tabutun tahtasına değince.
(6) ayıkırsın = aklın başına gelir.
(7) “O tahta tabutu ve o toprak çukuru mezar zannetme; asıl mezar vücudundur” denmek isteniyor.
(8) Bir şeyi kesin olarak bilmedikçe ona inanma.