Aşkın düştü Yunus’a,
Muhtaç eyledi tuza;
Hiç eksik olur muydu,
Âşık başlardan kaza…
Aşk düştü Nesîmî’ye,
Yüzüldü “aşkın!” diye…
Senin aşkına düşen,
Ateşten gömlek giye.
Sen âşıka aşk verdin,
Ezelîden (1) yan! derdin;
Aşkı sana yol yaptın,
Yolum benim, “din” dedin;
Perdene oldu sebep; (2)
Sana yanıyoruz hep…
Dört yanını sıtrettin, (3)
Sıtrına (4) dedin : “Mezhep”.
Bunlar olur mu hesap.
Tutundun bundan nikap;
Senin yüzün görünmez,
Can olmayınca kebap.
Kuruduk, olduk gazel, (5)
Vâdeylemiştik ezel; (6)
Âşıkların hep ister,
Vaktından evvel ecel.
Sen bilirsin ey Habîr,
Aşka olur mu tedbir…
(Emre) yandı, kül oldu,
Olasın diye zâhir.
(1) Ezelden.
(2) Örtünmene sebep oldu.
(3), (4) “Sıtretmek” diye telâffuz olunur. Dört tarafını örttün ve örtündüğün örtünün adına da “mezhep” dedin.
(5) Gazel = kuru yapraklar.
(6) Ezelden. 28.5.1944