Aşkın ateşini, nereden aldın?
Yanıp da tutuşup, deryâya daldın;
Gönlümde koymadın başka bir varlık,
Mekân eyledin de, orada kaldın.
İki gözlerimden, görenim sensin,
İstediğim yere, erenim sensin;
Aklım dolmuş idi arzûlar ile,
Sildin, defterimi, dürenim sensin.
Sağımda, solumda, melek kalmadı,
Düşündüm, fikrimde, dilek kalmadı;
Ebedî, ezelî sana taparım,
Gözlerinden başka, Felek kalmadı.
Ceryânınla dolu, dereler, dağlar,
Eğer göremezsem, kalbim kan ağlar;
Sanki bülbül olmuş, çalıyor nağme,
Ormandaki ağaç, bahçeler, bağlar.
Dinlerim, zevkimin pâyânı yoktur,
Gönlüm keyfe düştü, nisyânı yoktur;
Kahır ile lûtuf, bir oldu şükür,
Tatlı derde düştüm, nisyânı yoktur.
Duyarsam her sesi, gelirim vecde,
Bütün hareketim, oldu, bir secde;
Vakıtsız, zamansız, buldum bir namaz,
Nebîler toplandı, ettiler müjde.
(Emre)nin sabrı yok, eder âşikâr,
İrâdelerini, hep aldı Gaffâr;
Gördü, îmân-etti, îlân ediyor,
Gözü görmeyenler, sanırlar inkâr.
Eli ulaşmıyan, ediyor haset,
Benlikleri çekmiş, hep onlara sed;
Âşık olmayınca, varıp, kâmile,
O Hazreti Allah, eylemez kısmet.
Aşkı olmayana, ilim neylesin…
Sabrı olmayana, kelim neylesin… (1)
İşitmezse eğer, dinliyen kulak,
Hallâkın verdiği dilim neylesin…
Zapteden: İhsan Yöntem
Namrun, Saat:6.31
(1) Kelim = Kelimeler, yâni söz. 10.9.1958