Âşık değil ise, dünyaperesttir,
Aman, gönül verme, yüzünü çevir.
Sağırdır kulağı, sözünü duymaz,
Açayım dersin de o söyler: kâfir!
Onun gözlerini dünya bürümüş,
İrşad etsem dersin, ona gelir düş…
İki tarafına döner, inanma,
Onlar bir ağaçtır, hem de çürümüş.
Bir harap duvarı bulmuş, yaslanmış,
Dışı parlak durur, içi paslanmış;
Hidayet eylemiş Ahmed-i Muhtar,
Yüzbinlerde biri duymuş, uslanmış.
Eğer okunursa Hakkın Kur’anı,
Onlar devre (1) duyar (2), etmez imanı;
Uğraşmışlar birçok ehli hidayet,
Takdirin yerine, sıkılır canı. (3)
Ona tarif etmiş bilip düzeni,
Böylece gelmiştir bu hâl, ezelî;
Sefil (Emre) tarif eder durmadan,
Âşık olanlara bulur Güzel’i.
İnanmıyan, anlar aklına göre,
(Emre) doğru söyler, anlarlar devre (1)
Gece gündüz dua eder Rabbına:
Bütün inkâr eden insanlar göre.
(1) Devre = ters.
(2) Duymak = anlamak.
(3) Takdir edecekken, canı sıkılır.
(4) Gözde döndermek = gözden uzaklaştırmamak, huri gılman gibi şeylerden vazgeçemezler. 19.2.1948