Anlatmak isterim, gayet derindir,
Dost’u seyreyledim, kalbim serindir;
Her gördükçe artar, (Aşk) ile (Şefkat):
Gözlerim ağlıyor, suyunu dindir.
Âhıma dayanmaz, çok cesim dağlar,
Dışarım güler de, içim kan ağlar;
Mağrip ile maşrık, olsa aramız,
Dostum, sûretini, gönlüme bağlar.
Gündüz hayâlimde, geceleri düş,
Güneş şavkı gibi, kalbime düşmüş;
Üçyüzbin peygamber, değer, âşıka
Yüzünün devrini, bir kerre görüş.
Birçokları yıkar, Onun için put,
Arkasından çıkar, onlara (Mâbûd);
Fâş etti esrârı, gözlüler! görün!
Gözü görmiyene, neylesin Mahmud…
Hiç durmadan eder, bakın, işaret;
Ona kavuşana, işte beşâret…
Neylesin bu (Emre), eğer olmazsa
Bakıp dinliyende, hiç kabiliyyet…
Yârabbi! onlara, sen perdeyi aç,
Bütün bu yaraya, sendendir ilâç.
(Emre) bundan başka, varlık istemez:
(Kul)a göstermekten, başka bir kazanç.
Zapteden: Fuzûle Emre,
Saat:8.15
7.10.1951