Aldanma fânî cihâna,

Mâlâyânî, bizi, geldi de tuttu,
Gül yüzlerin gülüstan,

Aldanma fânî cihâna,
Çok zâlimdir, kıyar cana;
Ne kadar îmâr edersen,
Sonucu, döner vîrâna.

Sensin o Dost’un sarayı,
Sensin saklıyan, Mevlâ’yı;
Sen seni yok edebilsen,
Kullarına olmaz sayı.

Sana, benliğindir siper,
Senden sana vermez haber;
Yok ol da (Muhît)e karış,
Uyan: değil mi berâber?

Senden çıkıyor o sesi,
Seninle alır nefesi;
Arzû, emel dolu olan,
Çal da kırılsın, şişesi.

Kalmasın nâmûs ile âr,
Süleymân’ın ifriti var;
Yakanı teslîm etmezsen,
Kucağını açmış Gaffâr.

Nice tutmuştur tılısım,
Herbirisi kısım kısım…
(Emre)! sakın benim! deme,
Kendi kendinesin hasım.

Dosttan aldığın canını,
Küreler dolu kanını
Gıdâ ederek verip de,
Besliyorsun düşmanını.

Sana: öldür! demedi mi?
Uzağa sür! demedi mi?
Fücûrâtı küstürerek
Seni güldür! demedi mi?

Yanlış târîf eylemez Hak,
Aman (Emre)! seni bırak;
Söyleyip duyması çok zor,
(İlmi Ledün) gaayet muğlâk.

Zapteden: Ekrem Özhatay
Saat: 21.05


9.5.1954