Acep neler çekti ehli hidayet…
Kurulmuştur, döner bu hâl, bidayet.
Dilberi görmeyip, isterler cennet,
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Bilen, tarif eder Hakkın yârını,
Onlar huri için bekler yarını,
Gözde dönderirler mahşer vârını, (1)
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Bu (Emre) daima gösterir Yârı.
Bilmiyenler tutar taşı, duvarı;
Acep kimler görmüş orda Gaffar’ı…
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Hakikat göstersen, ederler inkâr,
Yanında duruyor, uzakta arar;
Gözlerinde arzu perdeleri var,
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Eğer gösterilse Hacerül’esved,
Bakmayıp bizlere, ederler hiddet,
Teslim olmayınca, olur mu kısmet…
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Sözümüzü duyar, sıkılır canı,
Okumak isterler zâhir Kur’anı,
Dilberi görmez de taşlar Şeytanı…
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Onlar duymak için dururlar huzur,
Anlatayım dersin, geliyor çok zor.
Kalbleri kapalı, gözleri mazur, (2)
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Gezmek ile olmaz bulmak imkânı,
Göz ile görülmez onun mekânı,
Gönüllerde kurar böyle erkânı,
Gözlerini arzu, emel kaplamış.

Bulmak için lâzım olmalı ölü…
(Emre) mekân etti viran gönülü,
Nidem, siper eder dikenler gülü…
Gözlerini arzu, emel kaplamış.


(1) Gözde döndermek = gözden uzaklaştırmamak, huri gılman gibi şeylerden vazgeçemezler.
(2) Mazur = kör. 19.2.1948