Acep kimler çizdi, hudûdumuzu?
Hesâb ile kurdu, bu yurdumuzu,
Bir şeye benzemez, akıllar yetmez,
Hâl ile severiz Mâbûdumuzu.
Durmadan geziyor, damarımızda,
Dâimâ gizlidir, diyârımızda;
Bilmiyenler, arar, yer ile gökte;
Gizlenmiş bakıyor, her vârımızda.
Kaşlar ile gözler, yapmış süsünü,
İnsanın teninden, hem örtüsünü;
Aşkın gözü ile bakmak gerektir,
Canlardan çıkardık, biz görgüsünü.
Târîf ettiğimiz, hesap değildir,
Göz ile görülen, serap değildir,
Bu bir (Hâl İlmi)dir, kalbden okunur,
Ellerle yazılan Kitap değildir.
Nûr-u İlâhîden, görünen ülke,
Kat’iyyen benzemez, bu fânî mülke;
Mirasçısı: âşık; sâhibi: Mevlâ;
Sen de “benim!” dersen, kalırsın gölge.
Aşk olmasa, deme: “bir irfâniyet…”;
Bir adım atmaya, eyleme niyet;
Düşmanın benliktir, anla da öldür,
Eğer zerre kalsa, eder eziyet.
Olgun meyvaların, eğilir boynu,
Ham kalsa, çıkarır, nice oyunu…
(Emre), onun için, durmaz akıtır
Ayaklar altına, gözler suyunu.
Canı teslîm etti, vardı da Hakka,
Eriyip akıyor, hep baka baka;
Dik duran boyuna, takılmadı mı
Ateşten yapılmış, dönerek, halka?
Zapteden: Fikri Emre
Namrun, Saat:6.30
7.7.1957