Gönlümü eyledim, dertlere dükkân,
Gelen, gitmez oldu, yok mudur alan?
Nice saltanatlar, kurulmuş, geçmiş…
Şimdi baykuşların, eyledi mekân.

Teker teker durur, her dâim öter,
Eğer bülbül ötse, onlar der: yeter!
Tükenmedik ateş, koydun kalbime,
Durmadan yanarım, dumanı tüter.

İçi harâboldu, kaldı duvarı,
Ayakta durmaya, yok iktidârı;
Bülbüller yerine, viran kuşları,
Karşı karşı durup, ederler zârı.

Seni arayana, hedef miyim ben?
Başımdan ayağa, esef miyim ben?
Fakirler mi gelsin, acep beyler mi?
Geçmez akça mıyım, necef miyim ben?

Tercîh eyleyip de, sevince seni,
Tecrübe tahtası, eyledin beni;
Âleme giydirdin, sen beyaz bezden,
Kanlara boyayıp, verdin kefeni.

Gözlerim suyundan, durmaz yıkarım,
Ağardı mı diye, dâim bakarım;
Ne eskir ve ne de, rengini atar,
Gece, gündüz ateş olur, yakarım.

Acep kimden kaldı, bu bana mîras?
Eskimez, sağlamdır, cinsi gayet has;
Bilirim: kanûnun, kendine benzer,
Etmezsin kimseye, canım, iltimas.

(Emre) anlamıştır: yolun: buradan,
Bu geçidin suyu, dâim akar kan;
Şikâyet değildir, târif ediyor,
Soyunup girenler, alıyor ihsân.

Zapteden : Vasfiye Değirmenci
Saat: 8.10


23.12.1952