……………………………………..
……………………………………..
……………………………………..
…………………………………….. (1)
Bendeki bu beden : Hicaz;
Âşıklar ediyor niyaz;
Vücudûmdaki (Dört İmam),
Bana kıldırıyor namaz.
Kalbimin içinde esrâr,
Mekân tutmuş, etmiş karâr;
Bedenim : (Arafat Dağı),
Bilen; gelir, benden arar.
Ağzımdaki söyliyen dil,
Anlıyana olmuş delîl;
Hareket eyliyen canlı,
Bitişiktir, ayrı değil.
Hurûfta olmazsa nokta,
Her yazıda olur hatâ:
Dâim gözüm gıdâ verir
Her yanda gezen hayâta.
Görünürüm dâim beden,
Bitişiktir gelen, giden;
(Lâyüs’el) dir, (ammâ yef’al);
Kimseler diyemez : neden?
Bana bitişiktir her yan,
Damarlarda dolaşan kan;
Gözle görülmiyen kalbim,
Âşık olanlara ayân.
Dem gelir, olurum toprak,
Ağaçlardan düşmüş yaprak;
Olurum Tanrı Taâlâ,
Her sıfatım muhîttir, hak.
Ayrılıp, ederim ikrah,
Pişmân olur, çekerim âh;
Sadâmı duyan zerrede,
Hiç kalmaz, affolur günah.
Kirlerinden o, olur pâk,
Diri olur, olmaz helâk;
(Emre) ayrılınca benden,
Ayaklar altında bir hâk…
Zapteden : Fuzûle Emre
Saat: 7
(1) Bu doğuş doğarken, yâni Emre bu doğuşu besteyle söylerken, vakıt, sabah namazı zamânı olduğu için Emre’nin uyumakta olan hanımı, doğuş bestesini kahveden gelen türkü sesleri zannederek tekrar dalıyor. Doğuş, iki saat mütemadiyen devam ediyor. Nihayet saat 6.30 ‘a doğru işin farkına varan Bayan Ayşe Emre, kızı Fuzûle’yi uyandırarak doğuşun bu son dörtlüğünü zaptettiriyor. 27.4.1953