Kulu yaratırken, bir hâl verilmiş:
Elinde değildir, çok eder teşvîş;
Yer iken, içerken, hem de uyurken
Aklı, fikri ile, durmaz, tutar iş.
Îmâr ettikleri, olmaz mı harap?
Kovalar, kovalar, kaçar bu serap;
Ne dâhîler etmiş, yine bitmemiş,
Hiçbir ucu yoktur, tükenmez, hesap.
Sel gibi akıyor, şiddetli afat,
İçinde yaşıyor, nice bin hayat…
İnsan dimâğına, yerleşmiş durur,
Kendisinden başka, bırakmaz bir tad.
Akılda çalınır, zâlimin sazı,
Köle eylemiştir çekilmez nazı;
Hakkını istiyen; mahrûm olmuştur,
Hiç kabûl eylemez, bir îtirâzı.
Yaşatır, büyütür, kanını içer,
Dört taraftan çekmiş, görene, hançer;
Esrar zehirini, sürmüş ucuna,
Hamle ettiğinin, kalbine geçer.
Bizden evvel gelen, değil mi ibret?
Çoğu elde etmiş, muvakkat devlet;
Dağlarda, taşlarda, eseri vardır:
Gezip arar isen, bulursun zillet.
Ona güvenenler, eder iftihar,
Hayâlde, rüyada, gezerek bakar;
Dört köşelerinde, yatıyor çok leş,
Eğer açar isen, burnuna kokar.
Çoğu beslemiştir, arslanlarla fil,
Onlara aldanmış, olanlar gaafil;
Bu sırrı bilenler, hiç aldanmamış;
İlmine güvenen, ne kadar câhil…
Sakın sevme (Emre)! kurar bir tuzak,
Ülfet eden, olur, uyanmaz ahmak;
Bunları Yaratan, seninle durur,
Gaflet uykusundan, uyan, iyi bak.
Zapteden : Ekrem ve Mehmet Özhatay, Selim Akgül.
Saat:18.50
2.2.1954