Yârab! acep ne olduk?
Boşaldık, tekrar dolduk;
Torunların içinde,
Zerre olduk, boğulduk.

Kimisi oynar, döner,
Bâzısı yanar, söner;
Büyük olmak zor imiş,
Çocuk olmakmış hüner.

Eğer olsaydık büyük,
Benlikler, olurdu yük;
Mânevî yanan çıra,
Bizde olurdu sönük.

Karanlık olur, azap;
Gönül, olurdu harap;
(Mâarefnâk) diyene
Mevlâ ediyor hitap.

Hurufsuz döküyor dil,
Âyet oluyor nâzil;
Anladın mâdem, (Emre)!
Her hâlini, sen, yok bil.

Söyletiyor Yaradan,
Duyan, alıyor ihsan;
Toprağa serilince,
Kabûl eyledi Rahman.

Et yoklukla iftihar,
Kalmasın sende ağyar;
(Ben!) diyen, kâmil olsa,
Birgün gelir de azar.

Hâlinden eder iflâs;
Hazîne, Haktan mîras;
Kemâlâta el sunma,
Kanun: etmez iltimas.

Zapteden: Müncibe Görgün, Sümer Öztın.
Namrun, Saat: 9.00


19.8.1960