Yüzünü görünce, azap kalmadı,
Sırrını bilince, sevap kalmadı;
İçimden söylüyor, nice bin ilim…
Kimseyi dinlemem, hitap kalmadı.
Bilgi deryâsıyım, ilim kalmadı,
Kendisinden başka, dilim kalmadı;
Alan ile veren, benden banadır,
Ne Muhammed, Îsâ, Kelîm kalmadı.
Her taraflar benim, mekân kalmadı,
İbâdet tükendi, erkân kalmadı;
Bu aşkın kudreti, eyledi zuhûr,
Kuvvetinden başka imkân, kalmadı.
Gözlerimden başka (Cemâl), kalmadı,
Kendine karıştım, (Celâl) kalmadı;
Vücûdum dolmuştur, kıymetli mâden,
Aklımı yoracak bir mal kalmadı.
İlim deryâsıyım, deniz kalmadı,
(Nokta-i Vâhid)im, bir iz kalmadı;
Her kulun kalbiyim, sırrı bendedir,
Ayrı görünmüyor, siz, biz kalmadı.
Yanmadık kül oldum, ateş kalmadı,
Cümlesiyle birim, savaş kalmadı;
Gözünden görürüm, yaradılanın,
Ayrı bir milletle, kardaş kalmadı.
Rabbül’âlemînim, millet kalmadı,
Tefrîk-eyleyecek illet kalmadı;
Görünmez hazîne, oldum ben bugün,
Varlıklar bendedir, zillet kalmadı.
Veririm çok rızık, hiç aç kalmadı,
Rezzak ile birim; muhtaç kalmadı;
Sidre-i Müntehâ oldu gözlerim,
Yaktım o (Sedir)i, (Mîraç) kalmadı.
Müşküller halloldu, bir âh kalmadı,
Ben hep affederim, günah kalmadı;
(Emre) gözler idi, sağ ile soldan,
Kendisinden uzak Allah, kalmadı.
Hariçten alınan haber kalmadı,
Cemâlinden başka Dilber kalmadı;
Dilinden söyliyen, Dâimâ Bâkî,
Onda mahvolmuştur, eser kalmadı.
Zapteden: Müncibe Görgün, İhsan Yöntem.
Saat:11.00
21.10.1960