Düştüm ateşe, yanarım,
Onun için çıkar zârım;
Eğer bin canım olursa,
Âşıkım, sana sunarım.

Yanmak lâzım imiş meğer…
Ölsem, dilim seni öğer;
Kirpiklerin bir ok olmuş,
Benim yüreğime değer.

Dokundukça, eder yara,
Âşıkım sen gibi Yâr’a;
Ağrısından zevk alırım,
Bilmiyen, der: (Çâre ara!).

Bilmiyorum ben ne oldum…
Yolunda sarardım, soldum;
Ben beni kayıbedince,
Her gözün şâhında buldum.

Oralarda kurdum yuva,
Mekânım, değil mâsivâ;
Ayrıldı bu iki dünyâ;
Bildim ki, anladım: hava…

Avcumdadır nice felek…
Emrimdedir çünkü, dönmek;
Gözüm her göze karıştı,
Kaabil oldu, sonra görmek.

Her şey bende oldu vahdet:
Celâl, Cemâl, hem de Şiddet;
Bir sâkîyim, alan alsın!
Lâyıka ederim himmet.

Çünkü, toprak, aslım benim,
Hakkı siper eder tenim;
Bütün kalbler, mekân-oldu,
Mevlâyı tutan bedenim!

(Emre) o kapıyı bekler,
Ağlaşır, bütün melekler;
İbâdet- etti nice yıl,
Aşka fedâdır emekler!

Zapteden: M. Görgün, Kemâl Gökçe, Ş. Kutkan.
Saat:22.17


4.2.1961