Dileğim olsun kabul:
Âşık, yan da Dostu bul;
Hakkın âşıklarına
Doğruluk olmuştur yol.
Dileğim olsun kabul:
Mümin isen Hakkı bul;
Mümine yol göstermiş,
Oldun ise Hakka kul.
Edersen Hakka kulluk,
Gönlünü eder bolluk;
Hakka doğru gidene,
Muhammed verir yolluk.
Eğer gitmezsen, yazık…
Hakikati biz yazdık;
O yola gider isen,
Aşk sana olur azık.
Biz bilmeyiz (Acem)i, (1)
Gönülde ettik cemi; (2)
Benim vücudum olmuş
Nuh nebiye bir gemi.
Ne Arabım, ne Acem,
Dosta yollanırım hem;
Ben nefsimi öğrettim (3)
Vurdum ateşten bir gem.
Ben bir ilim belledim,
Nefsimi tepeledim,
Ciğerimi çıkarıp
Al kanlara belledim
Ben üstüne binerim,
Dost iline inerim;
Dostun sesini duysam,
Derhal yönü dönerim.
Dost değil benden ayrı,
Bende buldum o Yârı;
O Dost için terkettim
Canı, hem de diyarı.
Terkettim bu cihanı
Görünce o vatanı;
Bâtınını görünce
Der: gördün, beni tanı.
Ben görünce tanıdım,
Yok oldu orda adım;
Şimdi nura belendim,
Evvel biraz kanıdım.(4)
Şimdi kurtuldum kandan,
Gönlüm olmuştur handân;
Benim gönlüm şen olur,
Bu sırları duyandan.
Sen güzelsin kamerden,
Çok tatlısın şekerden…
Ben bu lezzeti aldım,
Halil gibi bir erden.
(Emre), kendini unut,
Öldür de kanını (5) yut;
Mâdem seni (6) yok ettin,
Güzeli kalbinde tut.
(1) Bu doğuş doğmadan evvel, makinist Bay Sait, Allahın evvelâ Arapları ve Acemleri yarattığını söyliyerek Türkleri ikinci plânda bırakmak istemiştir. Doğuş bu münasebetle doğmuştur.
(2) Bütün milletleri gönülde topladık, deniyor.
(3) Öğretmek = terbiye etmek.
(4) Kanıdım = kan idim.
(5) Sen kendi kanını yut.
(6) Adana ağzında, “kendini” yerine “seni” de kullanılır. 16.9.1942