Noktasın, cihan mahkûm…
Aşkı olmıyan mahrum…
Câni seni seyr etse,
Derhal oluyor mazlum…
Damlasın, garktır deniz, (1)
Denizde olur mu iz…
Seni gören doyar mı…
Tarif eyliyelim biz.
Seni gören doyar mı,
Gören, nefse uyar mı?
Güzelim seni gören,
Her yerlerde soyar mı?
Seninle dolu pazar, (2)
Her varlık seni yazar,
Seni bir kerre gören,
Daim eder âhüzar.
Daim yüreği yanar,
Ağlar, gözleri kanar,
Ben “seni görsem…” derim,
Sen dersin “aşka yalvar!”.
Lâyıktır yalvarayım,
Gece gündüz arayım;
Sen bana aşkını ver,
Sen Şâhıma varayım.
Varayım, sen kabul et,
Deme: bu kapıdan git;
Ben yanarım aşkından,
Sen dersin: varlıktan bit. (3)
Hiç varlığım kaldı mı,
Hiç var, (4) seni buldu mu?
O yanan ateşlerden,
Acep (Emre) aldı mı?
(1) Sen, içinde denizin garkolduğu bir damlasın.
(2) Pazar = çarşı.
(3) Sen dersin ki: Varlığın hiç kalmasın.
(4) Hiç var olan, seni bulabildi mi? 13.3.1943