Âşık elinde dönüyor bu dolap,
Dört yanından zıya verir âfitap;
Âşıklara okunuyor bu kitap,
Bilmek için, can elde âlet ola.
Seyreylemek gayetle muhâtara,
Hakka âşık, oradan can kurtara;
Bu âleme, canından geçen vara,
Can dayanmaz, bu aşktan imdat ola.
Can bilene kurulmuş keskin sırat,
Ayak basan, düşünmemeli hayat;
Sırrı bilen orada eder berat,
Bu köprüden geçmeğe sebat ola.
Tarif eden, benzetiyor bir kıla,
Bu tarifi bilen, nasıl yanıla…
Kıl incedir, ayaklar nasıl bula…
Geçmek için oradan, sür’at ola.
Geçer geçmez hazır olmuş, “Terazi”,
Tartmak için, daim bekliyor bizi,
Bilmiyenin, görünce solar benzi,
Bu esrarı bilmiyenler mat ola.
Bir melek var, durmadan günah tartar,
Korkanların günahı durmaz artar
Diğer melek, günahı alır, atar
Mahşer olmuş orda kâinat ola…
Âşık olan, burda gördü mahşeri,
Zevki bulan, hiç sevmez böyle şerri;
Doğru olan, candan, girer içeri
Meğer elde nefisle cihad ola.
Hakka âşık, mutlak bulur necâtı,
Necat bulan, düşünür mü mematı.
Yok olmağa, etmek lâzım, sebatı…
(Emre)! yok ol, her varlığın zât ola.
25.10.1943