Yine göründü Suna,
Yüzünü açtı bana;
O yüzü görmek için
İnsan varlığı yana;

O yüzdür (ism-i âzam),
Tarif eder her âzâm;
Ateşe düşen okur,
Böyle kurulmuş nizam.

Bu nizam hiç bozulmaz,
Aşka düşmiyen bulmaz;
Bu esrarlı sözleri,
Söyleyim ben, Cânân, yaz!..

İlel’ebet okunsun,
Âşık kalbine konsun…
Bu, “makam-ı müntehâ”…
Böyle denir ön ve son. (1)

Hakka burdan gidilir,
Hakkı âşıklar bilir;
Gönül kapısı açık;
Eğer âşık isen, gir.

Âşıklar niçin içe…
Girenler, candan geçe;
Eğer sen de girersen,
Varlığını ver hiçe.

Oraya varamaz vâr,
Kabul eylemez Dildar;
(Emre)! sen gireceksen
Aşk atına ol süvar.


(1) Önünde de, sonunda da bu böyledir; böyle tarif edilir. 24.1.1944