Aşkın nasıl söyünür, (1)
Düşen gönül göyünür; (2)
Hallâk! senin âşıkın,
Seni sever övünür.
Kim sever, olur tâbi..
Sensin aşkın sahibi;
İki cihan hükmünde, (3)
Görününğ (4) âdem gibi (5)
Etten tutundun nikap,
Gözümüzdedir hicap…
Aç yüzünü, göreyim,
Görün, doğsun âfitap.
Yak, kalmasın karanlık,
Bu gönül sana yanık…
Hasrete taş dayanmaz,
Anca (6) âşık dayanık. (7)
Dayan yüreğim, dayan…
Yan, kalmasın adu san; (8)
Dostum! senin aşkına
Dayanır mı her insan…
Yeter, Cânânım! görün,
Senin için ettik ün; (9)
Âşıka yüzünü aç,
İnkâr edene bürün.
Biz gördük, ettik ikrar,
Bu sözü âşık duyar; (10)
Sana âşık olanlar,
Âşıklarına (11) uyar.
Aç yüzünü sen, de: bak! (12)
Gören söyler: “enelhak!”…
Dostum! senin gözlerin,
Güneşten daha parlak.
Ay, güneş alır zıya,
Görmeğe (13) lâzım hayâ;
Aç yüzünü Dilberim,
Göreyim doya doya.
Görün, olayım hayran,
Gözümüzden aksın kan;
(Emre) yine yanıyor,
Ağzından çıksın duman.
(1) Söyünmek = sönmek.
(2) Göyünmek = kâğıt ve bez gibi şeylerin ateşte kavrulup karararak yanacak dereceye gelmesi.
(3) Senin hükmünde.
(4) Görünürsün.
(5) Âdem = insan manasına.
(6) Ancak.
(7) Dayanmış.
(8) Ad ve san = şan ve şöhret.
(9) Ün etmek = çağırmak.
(10) Anlar manasına.
(11) Senin âşıklarına.
(12) Sen yüzünü aç ve bize “bak!” de.
(13) Görmek için. 1.4.1944