Görenler uyanamaz,
Hasrete dayanamaz;
Ne kadar gam verirsen,
Âşıkına gelir az.

Çeker etmez şikâyet,
Sana eder mürâcât; (1)
Bu hale razı olsa,
Kabul olur her hacet.

Yansa olmaz haberi,
Görürse sen Dilberi;
Sevdiği ateş atsa,
Demez “durayım geri”.

Severek onu alır,
Yanmak için yalvarır;
Anca dayanır Âşık,
Acep başka kim varır…

Merhamet et âşıka,
Yanıyor baka baka;
Mâşuk ona diyeler,
Âşıkı daim yaka. (2)

Yanayım, der bir daha,
Şükür eder Allaha;
Mâşuk için dert çeker,
Durmaz gark olur âha.

O yakar eder temiz,
Ateştendir Hakka iz;
Eli ele verelim,
Hak için yanalım biz.

Vuslat ediyor yanan.
Böyle söylüyor Cânân.
Benim size dediğim,
Mâşuktan gelir, insan.

Her bilenler yanmışlar,
Al kana boyanmışlar,
(Emre), sabret ateşe,
Böylece uyanmışlar.


(1) Müracaat. Vezin icabı “mürâcât” denilmiştir.
(2) Yaksın. 28.5.1944