Gördüm, Cemal olmuş yüzü Kahharın,
Açıldı çiçeği gelen baharın,
Bülbülleri feryadeder seherin,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Açan güller elvan elvan boyanır,
Gören bülbül acep nasıl dayanır…
Sadasını duyan gafil uyanır.
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Dudu görse, yemez oluyor şeker,
O Dilbere âşık olan ne çeker…
Ne hoş oluyormuş âşıklık meğer…
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Âdem ve Havva’dan verilmiş huyu,
Muhammed, Ali’den alınmış soyu,
(Allahüssamed) tir, görünür boyu,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Cibrîli Emîn’e benziyor sözü,
Yusuf-u Ken’ana benziyor gözü,
Burnunun üstüdür Sırât’ın düzü,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Arş-ı Âlâ’ya da benziyor başı,
Sidre-i Müntehâ olmuştur kaşı,
Dost’a yol olmuştur âşık bakışı,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Görenler, aslına olmuştur giryan,
(Emre) vâsıl oldu, olunca üryan;
Orada sıtrolmuş Hazreti Rahman,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Yüzünün perdesi Âdem sıfatı,
Âşık o sıfattan okur âyâtı,
(Emre) okuyunca buldu necatı…
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Sen âşık ol, kalbden çıkıyor sesi,
Bir Âdemden aldı (Emre) nefesi,
Dört nesneden, Bülbül, yaptı kafesi,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Âşikâr görünmez kolay cemali,
Görünse bozuyor, bu sır, hayali,
Perde olmuştur, bilmez muhalı; (1)
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.

Göründü, kendinin olmuştur bu dil,
Bütün kudret kendi, başka hal değil
(Emre), takvâ yürü, sen ona sevil,
Himmet etse, görünüyor, Cânânım.


(1) Muhallanmak = Bir şeyi garip ve tuhaf bulmak. Onun (İnsan-ı Kâmil) i garip ve tuhaf bulması, beğenmemesi, kendisi için bir perde olmuştur. 4.5.1948