Bir taraftan yazar, bir yandan bozar,
Bu ne hikmet Yarab, okursan, kızar;
Öyle bir yaradır, cerrahı yoktur,
Şifa ister isen döner de azar.
Ağrısı acısı, kendi dermanı,
Devâ durur iken ister hicranı;
Buna tabip olan nasıl anlatsın…
Göz ile dinlenir onun lisanı.
Sevdiğine daim eder tekellüm,
Hayat durur iken istiyor ölüm;
Halini sorarsan sükût ediyor,
Dünyaya hâkimdir, görünür mazlum.
Akıllar ermedik, vardır halleri,
Etinen (1) deridir saklar Gaffar’ı;
Binbir yüzü vardır, birisi Hâdî;
Âşık (cemal) ister, neyler Kahhar’ı…
Sana yaklaşanlar neyler hicabı…
Sen vâdetmedin mi, kaldır nikabı;
Elinde fermanı, bekler kapıyı,
Diri Muhammetten aldık hitabı.
Terk eyledik dünya denen harabı,
Temizledik, içtik bizler şarabı;
Biz ilimle aşktan giydik libası,
(Mânâ) yı anlıyan, neyler sevabı…
Cenneti, Tûba’yı verdik sofuya,
Meyvasını yedik biz doya doya;
Hakikat güneşi canda doğunca,
Bir daha bakmayız yıldıza, aya.
Oradan kurtardı Halil İbrahim,
Tecelli edince bizlere Rahim;
Muhammede doğru açılınca yol,
Âşikâre oldu bilinmez ilim.
Akılsız, fikirsiz edilir tahsil,
Sadası candadır, söyliyemez dil;
Otuz üç senedir yüzüne bakar,
Bu kitabı sevdi fakir (İsmail).
(1) Et ile.
12.4.950