Bu evin bitmez işi,
Çalışsa da çok kişi;
Dünyâları arasan,
Bulunmaz bunun eşi.

Bakılırsa bu eve,
Benzer zehirli deve;
Biz idâre eyledik
Mecazla öve öve.

Sönmez ateşe benzer,
Hiç ölmez başa benzer;
Her ne kadar gülersen,
İçi savaşa benzer.

Çok zordur idâresi,
Tamuya benzer sesi;
Çoğu, nasîhat için
Tüketmiştir nefesi.

Buna dayanmaz bir can,
İçi doludur isyan;
Tahammülü çok zordur,
Sabır vermeli Rahman.

Şükür, geldi tahammül,
Şen oldu, güler, gönül;
Dağıldı kargaları,
Yerine geldi bülbül.

Durmadan çalar nağme,
Yetiştirdik bu deme;
Bize sırrı öğreten,
Dedi: (Kimseye deme!)

Ateş alır, söylersek,
Tersine döner felek;
Kıymet, bedhava olmaz,
Yanıp, çekmeli emek.

Her yanları ola dil;
Gözünden çıka delîl;
Bize karışmak için,
Hâli, olmalı tebdil.

Gönülden ede pervâz,
Gözüyle kıla namaz;
Desek: (Gel, öldürelim),
Etmemeli îtiraz.

Kalbimizde var (Alîm),
Hem dahî kalb-i selîm;
(Emre)! sen varlığını,
Söyleyene et teslim.


Zapteden: Neş’e Kayalıyük
Gaziantep – 25.8.956 Saat:2.30