Gönül meyyâl olmaz, güle, reyhana,
Âşık olalıdan, Dilberim! sana;
Aklımdan, fikrimden, uzak olursan,
Ben helâk olurum, hep yana yana.
Seni seyretmeğe, ölse, doyar mı?
Sözlerinden başka, sadâ duyar mı?
Bilirim ki, Mâşuk, âşıklarını,
Mâhrûm eylemeğe, aslâ kıyar mı?
Yüzünü çevirmek, değil şânından,
Uzaklaştırır mı, kendi yanından…
Eli ile, bilip, karşı çıkarmış,
Onların canını, kendi canından.
Âhü efganları, sanki bir bülbül…
Melûl gülüşleri, açılan bir gül;
Âşıkın, Mâşûkun, yeri, vatanı,
Yine âşıktaki, ağlayan gönül.
Gezer de dolaşır, durur orada,
Biribirisine, eylerler edâ;
Arş ile Kürsüyü, harâbe eder,
Birleşip de çıksa, onlardan sadâ.
(Emre) nasıl desin, cisim değildir,
Bu insanın kalbi; resim değildir;
Kulağı duyana, içten söylüyor,
Binbir konuşulan isim değildir.
Zapteden: Vasfiye Değirmenci
21.12.954 Saat: 10.15