Aklın varsa gönül! eyleme keder,

Hizmet eder daim, küçüğe büyük;
Devirden devire, döner bu hayat,

Aklın varsa gönül! eyleme keder,
Bu hayatın yolu, böylece gider;
Birçokları Haktan, bilir herşeyi,
Bâzıları der ki: eyledi kader.

Bu âleme gelen, bir yere yolcu;
Aklı olan, görür, söylenen (Burc)u;
Yaradana varır, sabreyle, seyret,
Başladığın yolun, mutlaka, ucu.

Herşey kendisinden; eyleme merak,
İraden var ise, sen ona bırak;
Benim! diyenlerin, yolu karanlık,
Eğer öldürmezsen, olur mu berrak?

İyi düşünürsen: ne gelir elden?
Bilinğ mi? Söylenir, nutk eden dilden; (1)
Yaradandan iste, her murâdını;
Söylediğin, olmaz, başka bir elden. (2)

Ahvalini (3) Ona, sen eyle teslim,
Bundan başka yoktur, (Tekâmül İlim);
Sen nefsin eline, (Emre)! bırakma;
O, kimleri acep, eylemiş sâlim?

Gözünü açanın, varır da kapar,
Yürüdüğü yola, çok sedler yapar;
Âmâya görünen: daim karanlık,
Gözü açıklara, Dost, eder par par.

Zapteden: Fuzûle Emre
Saat:9.45


(1) Bilinğ mi? = Bilir misin?
(2) El = Yabancı, başkası. Başka bir kimseden.
(3) Sen kendi ahvalini, senin ahvalini. 9.10.1951