Yüzün görünür mü, kul olmayınca…

Birbirine uymaz, bu iç ile dış:
Bizim kapı hiç durmadan çalınır,

Yüzün görünür mü, kul olmayınca…
Sana varılır mı, yol olmayınca…
Âlemlere menfur, olmak gerektir,
Ellerden atılmış, pul olmayınca…

Tâ ezelden böyle, senin usulün:
Mağrur olan varmaz, yetişir mahzun;
Şen olan gönüle, sen yaklaşamazsın,
Viran etmek için, oynarsın oyun.

Kullarına verinğ, kâşâneleri, (1)
Sana meyledene, virâneleri;
Aklına uyana, çekersin perde,
Alıp kabul edenğ, divaneleri. (2)

“Vâdî-i Cünun” dur, çizdiğin hudut,
Orada görününğ, “benim!” denğ, “Mâbûd”; (3)
(Mîrâc)ı böylece, tarif eylemiş
Kendine uyana, Hazreti Mahmud.

Koyup gitti ise, bıraktı vekil,
Kulağı duyana, onlar döker dil;
Vücudu göz ile, görülmez ise,
O, her varlıklardan, hiç ayrı değil.

Söyler, duyuramaz, nitsin, gafile,
Farzı terk eyler de, kılar nâfile:
(Emre)! her cemiyet, bir ferahtadır,
Dostun âşıkları da bir kafile.

Zapteden: Vasfiye Değirmenci
Saat:8.25


(1) Verinğ = Verirsin.
(2) Edenğ = Edersin.
(3) Denğ = Dersin. 1.1.1952