Yine yakaladı ceryan,

Bu derdin dermânını,
Gözün benzer fincana,

Yine yakaladı ceryan,
Mahmûr-oldu ayrılmaz can;
Aldık, içtik Dost elinden,
Perde kalktı, oldu üryan.

Her yanı etti istîlâ,
Taksîm-oldu cümle kula;
Açıl kulaklarım, açıl,
Yine ediyor essalâ!

İşitmezsen, olunğ mahrum,
Kendisine yakın: mazlum;
Eğer “yâ Hâlik!” der isek,
O da diyor bize: Kulum!

Çünkü her işlere mâlik,
Uyanıp, olalım sâlik;
Kim ki Yâ Allah! der ise,
O da, dönüp, diyor: Lebbeyk!

Gizlenmiştir damarıma,
Hâkim-olmuş her vârıma;
(Şefîülmüznibîn)dir O:
Kulak veriyor zârıma.

Ağla ey gözlerim, ağla,
Sen gönlünü Ona bağla;
(Semî’)dir, hem dahî (Alîm),
Nazar-eder dâim kula.

Gözümüzden bize bakar,
Burnumuzdan dâim kokar;
Ne hüzün kaldı, ne elem;
Bunu bilen, nasıl korkar?

Anlıyanlar, hep evliyâ;
Onlarda bulunmaz riyâ;
(Emre) açtı perdesini,
Âşık baksın doya doya.

Zapteden: Müncibe Görgün, İsmail Muallâ.
Namrun, Saat:19.45


16.9.1960