Senden olursa himmet,
Ben ederim seni medh,
Senin yüzünü gören,
Sadıkça eder hizmet.
Aşk yolunda çokları
Toprak eyledi vârı;
Bu yolda toprak olan,
Seyir eder sen Yârı.
Seyreder gece gündüz,
Daim görülür o yüz;
Sana âşık olanın
Yüreğine konur köz.
Âşıkları yakarsın,
Yüzlerine bakarsın;
Bütün âlemler ölür,
Cânân! sen yine varsın.
Oradan geçer, gelen,
Sana âşıktır bilen; (1)
Bu kapıyı şen buldun,
(Hak) kı durmadan öğren.
Bu varlıklar muvakkat,
Gelene yoktur âdet,
Sana âşık olanlar,
Görmeğe çeker hasret.
Sana âşıklar, nadir…
Sensin her işe kadir;
Senin yüzünü gören,
Lâl iken olur şair.
Seni gören olur lâl,
Öylece eder visal;
Yarabbi! sen aşkı ver,
Aşktan doğar bütün hâl.
Yananda hiç kalmaz âr,
Buna derler tamam kâr…
Senin yüzünü gören,
Edebilir mi inkâr…
Göründü Nûn Kalemi,
İhya etti âlemi;
Bu hikmeti görenler,
Ayrılmış görür kimi?..
Kim bu hâle oldu gark,
Dili söyler (enelhak!);
(Emre) Mevlâyı bildi,
Hiç kimseyi etmez fark.
(1) Ancak sana âşık olan bilir. 24.5.1944