Nere gitti bütün dil?

Yarattın, dağıttın, çeşitli huyu,
Hazır oldu kalemler,

Nere gitti bütün dil?
Geldi, hapsetti Delîl;
Mevlâ izin vermezse,
Söylemek, olmaz kaabil.

Bir hâl, eylemez zuhûr,
(Emre) taş gibi durur;
Gelir, aşk, sarar ise,
O Kuvvet, verir destûr.

Nâkıs değildir; kâmil;
Budur söyleten âmil;
Emrinde, fermânında
Söz getiren Cebrâil.

Oturmuş, durur, başa,
İnsan denilen Arş’a;
Kürsî-i Rahmân, onun;
Görülse, gider hoşa.

Elindedir her hicap,
Gözünde: (Mânâ Kitap);
Okuyana görünmez
Benlik denilen serap.

Bükülür, gören boyun,
İznindedir her oyun;
Anladıysan sen, (Emre)!
Ten libâsından soyun.

Her halin, olsun üryan,
Görenler, olsun hayrân;
Nur yapmak ister isen,
Aşkın ateşine yan.

Olsun bu hâlin: külü,
Çürümez-eyle gülü;
Diri olsun bu aklın,
Bedenin ise, ölü.

Zapteden: M. Görgün, İ. Yöntem.
Namrun, Saat:17.00


27.9.1960