İbret gözlerini, aç, da bak gönül!

Bu gönlün makaamı, yüceden yüce,
Açılmış bir gülsün, güzel domrcak!

İbret gözlerini, aç, da bak gönül!
O kudret eline var da, sen bükül;
Bir çok devletlere, (Yokluk), erdirir,
Sakın benim! deme, eyle tenezzül.

Gözünü aç, yetiş (fakr u fenâ)ya,
Arkadaşın olsun, (Edeb)le (Hayâ);
Kudreti, kuvveti, ara topraktan,
Çıkarsan, düşersin, sen de semâya.

Dünyâ senin olsa, sonun vîrandır,
Durmadan gezdiren, emânet candır;
Ayrıca gösteren, o (Küll Varlık)tan,
Kulunun koyduğu, ad ile sandır.

Acebâ kimdendir, senin irfânın?
Anla: nasıl söyler, dâim lisânın?
Terâziye koyup, ettin mi ayar?
Mutlakaa ağırdır, anla, noksânın.

(Mâ arefnâk) demiş Bilgi Sâhibi,
Benliğe düşmüştür, yazan kâtibi;
Hayatta söylemiş, gelip geçeni,
Halk eden Tanrının Güzel Habîbi.

Yoklukla ederdi, dâim iftihar,
Sen de var da, eyle, (Yokluk)ta karâr;
Varlık bir burgaçtır, boğar insanı,
Teslîm ol Tanrıya, kendini kurtar.

Gezdirdiğin beden, birgün bozulur,
Ayaklar altına, düşer, toz olur;
(Ben Emre)yim! deyip, kendini sevme,
(Dost) diye sevdiğin, kaçar, yoz olur. (1)

Zapteden: Vasfiye Değirmenci.
Saat:20.00


(1) Yoz = El, yabancı. 21.4.1956