Cânân bahçesinin, gülleri âşık,

Yine sen zevka daldın,
Neler çeker gönlüm, aşkın elinden…

Cânân bahçesinin, gülleri âşık,
Gülü metheyleyen, dilleri âşık;
İçinde geziyor, hûriyle melek,
Onların da dahi, elleri âşık,

Çıkan sâdaları, dinliyen âşık.
Ateşinde yanıp, inliyen âşık;
Semâvât elinin, çalınır sazı,
Gerilmiş telleri, çinliyen aşık.

Gönül nağmesini, çalanlar âşık,
O zevk âlemine, dalanlar âşık;
Kendini unutup, hicrân elinde
Ebedî, ezelî, kalanlar âşık.

Âşıklara dönen, (Cemâl)i âşık,
Gözlerinden akan (zülâl)i âşık;
Ateşe benziyor, tutunmuş hicâb,
Kendini saklıyan, (Celâl)i âşık.

Canlar yetiştiren, hep bağı âşık,
Üstünde gezdiren, toprağı âşık;
İçinde yetişen, (Tûbâ Ağacı),
Âdeme benziyen, yaprağı âşık.

Mest olup da gezen, hayrânı âşık;
Hesâba gelmiyen, her ânı âşık;
Yönünü dönmüştür, çeşitli hayat,
Gökte uçan kuşu, insanı âşık.

Âşikâr görmiyen, inkârî âşık,
Kul ile sultânı, hünkârı âşık;
Kaanûna benziyen, (tabîatullah),
Durmayıp devreden, ikrârı âşık.

Kendisi Mâşuktur, kendisi âşık,
Kendini zikreden, her sesi âşık;
(Emre) feryâd eder, bülbüller gibi,
Dışından görünen, kafesi âşık.

Zapteden : Ekrem Özhatay, Selim Akgül
Saat:10.30


14.2.1954