Bu bebek, bir (gel!)e benzer, (1)
Bir domurcak güle benzer;
Aşkın ateşinde yanmış
Gönüllerde küle benzer.
Tâze açılmış bir çiçek,
Mânevî cennette melek;
Her insana nasîbolmaz
(Gözlerden Bakan)ı görmek.
Nedir ordan eden seyrân?
Gördüğünü eder hayrân;
Arzû ve emel değil mi
Bizi oradan ayıran?
İki yüzü benzer aya,
Gönlü dahî o (Saray)a;
Oniki ayaklı (Kürsü),
Ezelden, olmuş Mevlâya.
Nasıl dönüyor, siz bakın…
Yaradana olmuş yakın;
Ara yerde yoktur perde:
(Şek) ile (güman)dan sakın.
Dinlersen o Dost’tan öğüt:
Oraya yaklaşır sükût;
Korkarsan, sen nefsinden kork,
Seni yere vurur o küt. (2)
Yoktur el ile ayağı,
Seni tutacak parmağı;
Sararak seni, top eder,
Gözleridir onun bağı.
Tutup da ettirmesin âh,
Kandırıp da hem de günah;
(Emre)yi emîn eyledi
Kendini halkeden Allah.
Zapteden : Selçuk Yaşaroğlu
Saat:21.35
(1) Bu doğuş doğmadan önce, küçük İsmâil, dedesini, eliyle (gel!) diye çağırıyormuş.
(2) Elsiz – ayaksız. 14.4.1954