Bizim kapı hiç durmadan çalınır,

Yüzün görünür mü, kul olmayınca…
Bir dem gelir, beni, nice gam sıkar,

Bizim kapı hiç durmadan çalınır,
Kulak duyar, nasıl, rahat kalınır…
Bu bir âlem-i fark; hiç istiğraksız
Dost zevkine acep, nasıl dalınır…

Gel ey gönül! bu âlemden, anladıysan, çabuk kaç, (1)
Hiç durmadan çalışırsan, aslâ bitmez ihtiyaç, (2)
Ayak basan, tufanına tutulmuştur dünyanın:
Her kuşları kondurarak sayd eylemiş bu ağaç.

Dallarında tılısımla bağlanmıştır bir tıbık, (3)
Kanadların yapışmadan uyan da kaç sen çabuk;
Konar konmaz uyuşturur, sihir eder, uyuma,
Mahmur oldun, sen dalmadan sözü dinle tez ayık.

Geldi, geçti nice kâmil bu dallardan, seyreyle,
Her bilenler tarif etse, gelir mi hiç bu dile?
Bu dünyanın iki yüzlü cazısına aldanma,
Yaprakları durmaz söyler duyanlara, sen dinle.

Meyvaları ibret yazar; bilir isen sen oku,
Meyvasında afyon vardır, yiyenlere çok uyku;
Lezzetine sen aldanma eller gibi, bil de kaç,
(Emre)! yersen, sana gelir onlar gibi bir korku.

Saat:14


(1) , (2) İlk dörtlük 4+4+3 = 11 heceli vezinle söylendikten sonra araya bir fâsıla girmiş, ikinci ve diğer dörtlükler 4+4+4+3=15 heceli vezinle doğmuştur.
(3) Tıbık = Ökse otu. 20.12.1951