Birbirine uymaz, bu iç ile dış:

Uykudan uyanmak, gözünen değil,
Yüzün görünür mü, kul olmayınca…

Birbirine uymaz, bu iç ile dış:
Misaldir: seyredin, bahar ile kış;
Akıl bir aynadır, sen yere attın,
Kullarına, parça, olmuş, yapışmış.

Kimisi uzundur, kimi yuvarlak,
Kimisi paslıdır, kimi de parlak;
Herkes, bulduğuna, olmuştur mahkûm;
Dönüp hepisine, dedin: “Doğru bak!”

Yüzünü görenler, aynaya göre,
Durmadan dönüyor, sanki bir küre;
Gözleri tamama, düzgün görününğ, (1)
Tarif etmek için, neylersin köre?

(Ayânım!) dersin de, olursun gaip,
(Dostlarımdan beni, eyleyin takip!)
Oyunu oynıyan, Yarabbi, sensin,
Nerede görelim, aceba ayıp…

Yere düşen ayna, kırılmaz düzgün:
Hacme göre düşer, tulû’eden gün:
Bâzı akıl, olur, daima gamlı,
Bâzı akıl, erer, her hâli düğün.

Hepisinden, Cânân! sensin görünen,
Çerçevesi olmuş, bu kan ile ten;
İçine düşmüştür, bu cismi lâtif,
Bakayım diyene, görünür beden.

(Emre), bin parçadan, seyreder (Bir)i,
Dışı ölü görür, içini diri;
İradeyi ona, eyledi teslim;
Birkaç yıllık mevtâ, bilmez tedbîri.

Zapteden: Vasfiye Değirmenci
Saat:8.40


(1) Görününğ = Görünürsün. 1.1.1952